SEN DEĞİŞ BÜTÜN DÜNYA DEĞİŞSİN…       

İnsanlar başta kendilerine engel koyarlar ve hayal etmekten vazgeçerler. Aslında her şey inanmak ve hayal etmek ile başlar.

Kuantum manyetizmada 17 saniye kuralı vardır. Şöyle ki hayatınızda olmasını istediğiniz şeyleri gözlerinizi kapatarak ve nefesinize odaklanarak, 17 saniye içinde bütün detaylarına varana kadar imgele ve hayal et. Ardından (17+68 =) toplam 85 saniye ve de gerçekte olduğunu düşün ve hisset…

Tabi ki bunu sadece her gün oturup hayal etmenin de ötesine taşımanız gerekiyor. Bu da çok çalışmak ve emektir…  Niyet + İstek + İnanç + Bilgi ve de en önemlisi koşulsuz sevgi…

Ben çocukluğumdan beri hayaller kurarım. Çocukluğumuzda hayal kurmak daha kolaydır. Sorumluluklarımız yoktur ve bizlere o ya da bu şekilde bakan ebeveynlerimiz vardır. Yani çocuk olmanın dışında hiç bir sorumluluğumuz yoktur. Beynimizde bulunan bütün nöronlara henüz hiçbir şey yazılmamıştır. İstediğini yazabilirsin, çizebilirsin, dinleyebilirsin yani içinden geçen her ne var ise sonsuz olasılıklarla olması mümkün…

Tabi ki şunu da unutmamak gerekir. Herkes bizler kadar şanslı olamayabilir. Çünkü annesiz, babasız, sevgisiz büyümüş çocuklarda var… Öyle bireyler büyütmeli ve kurumlar oluşturmalıyız ki bu çocuklarımızı da koşulsuz sevgi ile yargılamadan kucaklamayı başara bilmeliyiz.

Gelelim hayallerimize… Bizler hayaller kurarken, karşımıza hiç durmadan olumsuz duygu ve düşüncelerle beslenen insanlar da çıkıp dururlar. Kendi hayallerini gerçekleştirmeye bile korkan bu insanlar, bizlere “Ayakların yere bassın. Hayal dünyasında yaşıyorsun. Bu hayatta gerçekleşmez. Sakın kalkışma sonunda hüsrana uğrarsın. O işi yapma batarsın. Sakın ha yapma çok pişman olursun” Şeklinde ne kadar olumsuz cümle var ise durmaksızın kurarlar da kurarlar…

Tam da Cumhuriyet ve Demokrasimizin 100. Yılını kutladığımız bu günlerde büyük, yüce lider Mustafa Kemal Atatürk’ü düşünelim. Henüz 7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. 8 yaşında okuldan alındı ve köye yaşamaya başladı. O küçük yaşlarda bile kurduğu hayallerini gerçekleştirmek için asla vazgeçmedi.

O küçük yaşlardan, gençliğine ve orta yaşlılığına kadar yaşadığı bütün olumsuzluklara, zorluklara rağmen hayallerine inatla daha sıkı sıkı tutundu ve elinden gelinin daha fazlasını yaptı. Çok çalıştı, çok çalıştı ve de inandı. Düşündüklerini hayata geçirmeye çalıştığı zamanlarda, planlamalarını yaparken çevresinde bu inançla hareket edecek arkadaşlarını da toplamayı başardı. Kolektif çalışmalar içinde bulundu. O yıllarda da çevresinde yaptığı çalışmalara “hayatta olmaz” diyen insanlar vardı. Ancak bir adım bile geri atmadı. Bizler de bugün Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde güzel ülkemizde tam bağımsız ve özgür olarak yaşıyoruz. Sonsuz minnettarız.

Bizler bir ülkeyi küllerinden yeniden var etmeye çalışmıyoruz. Büyük yoksulluklar, zorluluklar ve hayatları pahasına bizlere emanet edilen bu ülkede kendi hayatlarımızı iyileştirerek ve güzelleştirerek başka insanların hayatlarına da olumlu anlamda dokunmaya çalışıyoruz.

Kendimizi değiştirip, dönüştürebilirsek böylelikle başkalarının hayatlarına da dokunabiliriz. Ancak Her şeyden önce bir insan olduğumuzu unutmamalıyız. Bir insan olarak dünyanın üzerinde bulunan bütün canlara sahip çıkmalıyız.

“Sen değiş, bütün dünya değişsin.” Koşulsuz sevgi ile yoğrulmuş bir ailenin içinde büyüyen bireyler, kendileri dışında bütün insanlığında iyi, huzurlu ve mutlu olmasını isterler çünkü tek başına mutluluğun ve başarının hiçbir şey ifade etmediğini de çok iyi   bilirler.  Hayatta asla olmaz diye bir şey yoktur. Her şey mümkündür. Bütün olasılıklar mümkün. Başta buna inanmamız gerekiyor. Şunu da unutmamalıyız ki sanat ile büyüyen bir toplum mutlaka başarılı olur ve ileri gider…

Sanatın bütün dalları öncelikle insanları ve akabinde de ülkeleri birçok yönde motive eder. Müzik, spor, tiyatro, sinema vb. Ülkelerin ilham kaynaklarıdır. Sanat her şeyi bütünleştirir, düzeltir ve güzelleştirir. Çünkü dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmaz. Herkes birdir ve bir bütündür…

Bu sanat kollarından biri ile uğraşan insanların hayat hikâyelerine baktığınızda ya çok varlıklı bir aileden geliyordur ya da çok yoksul bir aileden… Büyük başarı hikâyelerin kaynağında ise o ya bu şekilde mutlaka sevdikleri biri vardır. Bu anne olur, baba olur, anneanne olur, babaanne olur, sevgili olur, arkadaş olur ya da bir öğretmen olur…

Demek ki koşulsuz sevgi, inanç ve emekle ile her şey mümkün… Yeter ki inanalım…

Sevgi ve Saygılarımla,

 Neslihan Kalayci

İndirme linkleri  apple telefonlar için indirme linki APP STORE UYGULAMA İNDİR  ve google play için indirme linki GOOGLE PLAY UYGULAMA İNDİR indir uygulamayı gökyüzünden haberin olsun. İlkiz tekiz sizinleyiz.

 İNSTAGRAM HESABIMIZI TAKİP EDİN : @GAZTEASTRO