YARGI VE YANSIMA

“Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklamandır.”

                    Socrates

Bizler, yargılamadan ve eleştirmeden olaylara bakmaya başladığımızda hayat o kadar huzurlu ve mutlu hale dönüşür ki inanın bir zaman sonra bizler bile bu durum karşısında şaşa kalırız. Daha fazla olumlu ve yapıcı şeyler düşünmeye başlarız. Yeter ki bir adım atalım ve önemlisi karar verelim. Hadi değişim ve dönüşüme hazır mıyız? Nasıl yaşadığımızın önemi olduğu gibi nasıl yaşattığımız da önemlidir.

Öncelikle yargılardan ve tabulardan kurtularak başlayalım. Çünkü zamanla yargıladığımız ve eleştirdiğimiz şeyler evren içinde bir şekilde bizlere döner.

Hani derler ya “insanoğlu bu dünyada yaşattığını yaşamadan gitmez.” Aslında döngü tam da böyle başlar. Şamanlar da ise “ayıpladığın ve yargıladığın her şey zamanla sana gelir.” derler.

İlk başta bir karar vermeliyiz. Bizler bu dünyada mutlu mu olmak istiyoruz yoksa mutsuz mu? Huzurlu, sağlıklı bir yaşam mı istiyoruz yoksa huzursuz ve sağlıksız bir yaşam mı?

Şimdiden sizleri duyar gibiyim. Elbette, sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yaşam istiyoruz. O vakit hemen öncelikle çevrenizde olumsuz, mutsuz, huzursuz insanlarla görüşmeyi bırakmalısınız. Tabi bu kişi bir arkadaş ise bunu başarmanız daha kolay olacaktır. Ancak bu kişi aile bireylerinden biri ise ne yapacaksınız. Elinizden geldiğince o kişi ile daha az görüşeceksiniz. Bir araya geldiğinizde konuşmalar, olumsuza ve negatife dönmeye başladığında anında konuyu değiştirecek ve onu hayatın olumlu alanlarına yönelteceksiniz.

Çünkü bu hayatta bazı insanlar, üzüntü, keder, negatif enerji ve başka insanların mutsuzlukları ile beslenir ve bununla mutlu olurlar. En başta ne dedik. Yargılamak ve eleştirmek yok. Aslında her şeyin birbiri ile bağlantısı vardır.  Belki de bu kişilerin hayatta varoluş amaçları budur? Bilemeyiz. Hepimiz ara ara olumsuz düşüncelere dalarız ancak bununla nasıl baş edeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Ben bu durumlarda meditasyon yapıyorum, okuyorum, eğitim alıyorum ve kendime iyi gelen müzikleri diliyorum. Özellikle de meditasyon ve klasik müzikleri tercih ediyorum.

Sevgili Billur Kalkavan’ı, Billur TV’de bir gün izlerken, çok güzel bir cümle söylemişti. “Benci miyiz bencil miyiz?  Öncelikle hayatta buna karar vermemiz gerekiyor. Çünkü bu çok ince bir çizgi. Bizler Yin ve Yang’ız. Yani karanlık, aydınlık, yaşlı, genç, kadın, erkek, gay, lezbien veya trans birey. Bu evrende hiç bir şey birbirinden ayrılmaz ve çelişkili olarak birbirini tamamlar. O nedenle evrende her şeyin birbiri ile bağlantısı vardır. Aslında hepimiz birbirimizin bir yansımasıyız. Bu bağlamda hiç kimseyi değiştirmeye ve dönüştürmemeye çalışmamalıyız. Herkesi olduğu gibi kabul etmeliyiz.

Ancak bir kişi kendinde bulunan olumsuzlukları biliyor ve bizlerden yardım istiyorsa o vakit devreye girmeli ve ona yardımcı olmalıyız. Bu hayatta hepimizin defoları var ancak bunları toksik bir ilişkiye dönüştürmemeliyiz. Çünkü bu durum her iki tarafa da zarar verir.

Kuantum manyetizma ve 369 Bio Energy eğitimi alırken başta insanları olduğu gibi kabul etmemiz gerektiğini ancak düşüncelerini değiştirmek ve dönüştürmek isteyen kişiler olur ise çeşitli yöntemler ve tekniklerle şifa enerjisi vermeyi öğrendim. Aslında  herkes iyileşmesinin ve kendi kaderinin mimarıdır. Hasta olan bir kişi gerçekte isterse iyileşebilir. Ancak dış faktörler de önemlidir. İlk başta birinci derece akrabaları… Pozitif düşüncelerle hasta olan yakınını daha da çabuk iyileştirebilir. Ancak başta hasta olan kişinin de bunu istemesi ve önemlisi de buna inanması gerekir. Çünkü olumsuz düşünceler inanın Covid 19 dan daha beter mikroptur. Atalarımız demiş “Duvarı nem, insanı gam öldürür.” 

Bugünden itibaren kendi hayallerimizin peşinden koşmaya ve bunu pozitif düşüncelerle beslemeye başlıyoruz. Var mısınız?

Sevgi ve Saygılarımla,

Neslihan Kalayci